Ana içeriğe atla

İYİLİK ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİM

Konniçiva,

Hayat akıp giderken durdurmak istediğim,belki de ölümsüzleştirmek istediğim zihnimi ve düşüncelerimi kaydediyorum bu blogda.Fotoğrafla benzer görevi var yani ama dış görünüşümü kaydetmek yerine o anki düşüncelerimi kaydediyorum.
Neyse,öncelerde günahlar hakkında bir yazı yazmıştım şimdi de biraz sevaplar üzerine konuşmak istiyorum.Bu düşünceler oluşurken etraftan etkilenmişimdir illa ki ama tamamen kendi düşüncelerimdir yani katılmak zorunda değilsin.

 Hayatımın farklı dönemlerinde günah için olduğu gibi sevap için de farklı tanımlamalarda bulundum.Çocukluğumda iyilik ve sevap kelimeleri aklıma iyilik perileri ya da aydınlıklar getiriyordu.Çocukluk işte böyle düşünen çoktur zaten.O zamanlar dünyada iyiler ve kötülerin kesin bir çizgiyle ayrıldığını ve bir insana iyi veya kötü direk hüküm verebileceğimizi düşünüyordum.Kötülere bakış açım "samanyoluvari"ydi yani.İçki içip,kumar oynayıp eve gelince de hasta annesini döven adam gibi sanıyordum kötüleri.İyi insanları da tam ters bir şekilde nur yüzlü yardımsever insanlar olarak düşünüyordum.
   Ergenliğe doğru İslamla iç içe olduğum zamanlar Müslüman olmayan insanları kötü karakterlerimle özdeşleştiriyordum.Küçük bir ilçede olduğum için ateist veya hristiyan birini hiç görmemiştim.En azından öyle olduğunu dillendireni.İnternetle aram iyi değildi zaten.Neyse bu ilçeden taşındıktan sonra bu düşüncelerimi sorgulamaya başladım.
   Aklıma Müslüman olmayan o kadar insanın var olduğu ve onlardan da birçoğunun benim iyi karakterlerime benzediğini fark ettim.Sonraları o çocukluktaki iyi ve kötü tanımlarımdan vazgeçtim.İnsanların hepsinin kendinin iyi biri olduğunu düşündüğünün farkına vardımKimse kötü olmak istemezdi ki.Bu yüzden kimse de kötülük yapmazdı.O zaman dünyada kötü insan yok mu diye düşünmeye başladım.Daha sonraları iyilik ve kötülük arasındaki çizginin belirsizliği fark ettim.
    Şu an iyilikle alakalı düşüncelerim ise daha farklı ama ona değinmeden önce diğer insanların düşüncelerinden de bahsedeyim.
1.İYİLİKSEVER ATEİSTLER:
Bu modelimizdeki insanlar dünyadaki sevgiyle alakalı ne varsa onun iyilik olduğunu düşünüyor.Bu insanlara göre iyilik yapmak çok kolay.Bunların iyiliklerine örnek vereyim biraz:
--Kendilerine sevimli görünen bebek veya hayvanlara yardım etmek (onlara sevecen yaklaşmak)
--Para yardımının kendi yaşamını etkilemeyecek kadar zengin olanların yaptığı para yardımları.
--Kendileriyle alakaları olmayan insanlara saygı duymak(mesela sadece sözle eş cinsel ilişkiye saygı duyduklarını belirtmeleri)
--Kadınları çok düşünen hak arayıcıları
--Dünyada hiçbir kuralın önemsenmemesi gerektiği önemli olanın insan olduğunu hatırlatmalar..
bu böyle gider..
Bunlara göre kötü insanlar sadece katiller veya aşırı aşağılık davranışta bulunmuş kişiler.Dikkat ettiyseniz böyle insanların iyilik skalasındaki davranışları yapmamak için sebep yok.
2.UYUYAN DİNDARLAR
Bu modelimizdeki insanlar çeşitli biraz.Çok yobazlar da var akıllı insanlar da var.Ama bu insanlara göre de sevap ve günah tanımları benimkinden biraz farklı.Bu kitlenin iyilik için belli kriterleri var.Dindeki şüpheli bazı ayrıntılara çok dikkat ederken(bkz.tuvalete sol ayakla girmek)önlerindeki iyilik fırsatlarını göremiyorlar.İki kitle de uykuda diyebiliriz.


Gelelim bunlara karşın benim düşüncelerime,
  Ben bu aralar fark ediyorum ki aslında ne kadar günahkarmışım.Sizce günah her zaman fırsatınız varken kötülük yapmamak mıdır?Ya fırsatımız varken iyilik yapmamak? Bu neye girer..Size kısa bir hikaye anlatayım:
  Abim ve ben Antalyanın güzel bir muhitinden eve dönüyorduk.Otobüse bindik.Kartları bastık,arkaya geçiyorduk.O sırada güzel görünümlü kız kartı olmadığı için etraftan yardım istedi.Bir saniye düşünmedim ve kartımı onun için de geçirdim.Ardından bana para vermek istedi ama yine hiç düşünmedim almayı.Gayet iyi bir insanım dimi.Hadi başka bir hikayeme bakalım..
   Yine abim ve ben bu sefer Antalya'nın kötü muhitlerinden çarşıya gidecektik.Yine kartları bastık arkalara doğru ilerledik.Arka koltukta oturan kötü görünümlü ve hamile bir kadın bizden yardım istedi.Elinde bozuk parasını tutuyordu.Bu sefer biraz düşündüm.O sırada abim kartını bastı ve arkalara doğru gelirken kadın abime dua etti.Ve eliyle bozuk parayı abime uzattı.Abim hiç yeltenmedi bile.O anı hatırlıyorum.İçimden geçirdim neden o parayı almadın abi diye.Sanırım iki saniye sonra kendime geldim.Dedim ne diyorsun sen?Neyse bu hikayeden de anlaşılacağı üzere o kadar iyi değilmişim sanırım.
    Gelin hikayeyi değerlendirelim.Neden ilk hikayede yardım etmek de tereddüt etmedim?Çünkü kız gözüme güzel görünüyordu ve onun iyi biri olduğunu düşündüm hemen ona yardımda bulunmak istedim.Peki diğerinde ne oldu?Kadının giyimi fakir olduğunu belli edecek şekildeydi.Gözüme o kadar temiz görünmüyordu.Ona acısam da sırf onu sevimli bulmadığım için tereddüt etmiştim.Belki abimin yerinde olsam parayı alırdım.
    Bu hikayelere benzer örnek olarak,insanların sevimli hayvanlara yardım etmek için nasıl hevesli olduğunu ama iş sakat veya iyi görünümde(kirli olabilir) hayvanlara karşı nasıl sorumluluktan kaçtığını verebiliriz.Biz böyleyiz işte bize haz veren iyilikleri yapıyoruz.Çok zengin olsak yardım yapabileceğimizi düşündüğümüz için kendimizi iyi insan olarak kabul ediyoruz.Kolay olanı seviyoruz işte...
    Bu yazı çok karışık olmuş olabilir ama değerli düşünceler içeriyor.Yazıya son bir kısım ekleyip bitireceğim.İnsanlarda şu dört şeyin var olduğuna inanıyorum:Akıl-irade-fıtrat-vicdan.İyilikleri ikiye ayırıyorum şöyle:fıtratımız kabul ettiği/fıtratımızın kabul etmediği.Fıtrata 'nefis' de diyebilirsiniz.Benim ilk durumda yardım etmek nefsime hiç ağır gelmemişti ama ikincisinde nefsimin sesini duydum.Sizlerden bunu düşünmenizi kendinizi sorgulamanızı rica ediyorum.

Bu yazıda http://michaelsikkofield.blogspot.com.tr/2016/08/isimize-gelmeyen-ayetler.html şu yazıdan etkilendim.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KESKİN VİRAJ

Selam gelecek.Ama bu sefer yakın gelecek.3 gün sonra LYS Matematik sınavım var.Bu yazıyı kısa yazmamın ve bu yazıyı kısa tutma sebebim bu.Şimdi nasıl hissediyorum?Biraz umutlu,biraz korkulu+endişeli+hüzünlü+sıkılmış hissediyorum.Ayrıca boşluk hissi de yoğun.Boşluk hissi çok değişik bir his,bilenler bilir.3 gün sonraki sınavımın iyi geçmesi şu an Allah'tan en büyük dileğim olurdu.En çok istediğim yeniden başlayabilmek.Ama bunun için arkamdaki pislikleri temizlemem ve özellikle de yarım kalmışları bitirmem gerekiyor.Sınavdan sonra belki bu yazıyı tekrar okuyamayacak kadar kötü hissedeceğim.Bundan gerçekten çok korkuyorum.İçimde yaşayamadığım şeylerin potansiyeli var ama bu virajdan sonra onu koruyamayacağım diye endişeliyim.İnşallah her şey yoluna girer.Viraja üç gün var.Virajın gittiği yolu bilmiyorum ama yan tarafların uçurum olduğunu görebiliyorum.İnşallah bu yazıyı okurken gülümseyebilirim.

HABERLEŞME TEKNOLOJİLERİNİN MANTIĞI

Merhaba , bugünkü yazacağım yazı diğer yazılarımdan farklı olacak.Önceki yazılarımda daha çok kendime hitap ediyor ve hislerimin derinliklerine inip bir şeyler sallıyordum.Ama bugün amacım açıklayıcı ve yararlı bir yazı yazmak.Seçtiğim konu kişisel olarak merak ettiğim ve ilgi duyduğum bir konu.Ve birçok insanın da böyle olduğunu düşündüğüm bir konu.Bu internet,telefon ya da herhangi bir iletişim aracı nasıl çalışıyor diye merak edenler devamını okusun. Öncelikle söyleyeyim ki ben bir teknoloji uzmanı değilim bu yüzden size bu cihazların elektroniğinden ya da programlamasından bahsedemeyeceğim.Sadece ufkunuzu bir nebze de olsa açabilecek bir yazı olmasını umuyorum.Hadi başlayalım. İlk önce size biri "internet nasıl oluyor da dünyanın bir ucundan diğer ucuna nasıl iletişim sağlıyor?"sorusunu yönelttiğinde verecek bir cevabınız yoksa "sihir" diyebilirsiniz.Hatta bunu anlamadığınız her olay karşısında söyleyebilirsiniz.Sihrin tanımı nedir ki?Sebepsiz olan bir s

ŞANSLI OLDUĞUNU HİSSETMEK

 Selamsız bir giriş.İzinsiz bir sesleniş.Başlığı okudun dimi.Şunu belirtmeliyim ki yazılarımda yaptığım genellemeler çoğunlukla kendi içimdeki gözlemlerim.Yani kendim ne hissediyorsam,ne düşünüyorsam başkaları da öyle düşünüyordur diye yazıyorum.Bazıları hiç düşünmüyor,onlara seslenmiyorum zaten.Her neyse bugün şans,kısmet,uğur vs. bahsetmek istiyorum.Bunu okuyan,sana desem ki sen "çok şanslısın",ne hissederdin.Benim dediğimin doğru olduğunu kabul ettiğini varsayarsak,mutlu mu olurdun yoksa itiraz mı ederdin?Sana söyliyim her türlü mutlu olman gerekiyor.Ama bazıları itiraz edebilir.Peki neden?Şöyle açıklayayım:bazen yarışmalarda ya da ne biliyim sınavlarda,maçlarda vb. kazanan kişiye şanslı dediğinizde onun zoruna gider.Çünkü ona göre kendisi şanslı değil,kendisi yeteneklidir.Ne kadar haksız bir itirazdır.Yeteneklerin de doğuştan bir şans olduğunu bilmez mi?Belki bunu ona söyleyenin amacı farklıdır.(şanslısınçünkü ben daha iiyim ve bi daha olsa ben kazanırım gibi)O zaman dils