Ana içeriğe atla

21 FELSEFESİ

Merhaba,bir aydan fazla oldu yazmayalı.İlk defa bu kadar uzun süre ara vermiştim.Bu süre zarfında birçok kez aklıma bir şeyler yazma fikri geldiyse de olmadı işte yazmadım.Üşendim pc başına geçmeye.Bilgisayarımın klavyesinin olabildiğine kötü olması bu yazma hevesimin minimumluğunda önemli bir etken olabilir.Zira şimdi başka bir bilgisayarda tuşlara dokunuyorum.

Bugünkü bahsedeceğim şey anlık durumumla alakalı.Hissettiklerimle ya da hissedemediklerimle alakalı.Güncel bir konu ancak çok önemli bir konu değil baştan söylemesi.İçimi dökmek ve rahatlamak için yazıyorum.

Başlıktan bahsedeyim ilk önce sonra da şimdiki vaziyetimin başlıkla ilgisinden bahsedeceğim.Çok küçüklükten beri idealist bir insandım ben.Orta okulda bile ders çalışırdım.Daha o zamanlar bile ileride daha güzel şeyler olması umudu beni ateşliyordu hep.Önemli bir insan olma ideali lisenin son zamanlarına kadar içimde yanan bir ateşti.Küçüklekten lise sonlara kadar bu kadar idealist olmamın sebebi büyük ihtimalle her zaman yaşadığım şartlardan yeterince memnun olmamamdı.On üç yaşıma kadar küçük bir ilçede yaşıyordum o yüzden zaten gelecek benim için heyecan verici durumdaydı.Büyük ve güzel şehirlerde yaşamak bile beni idealist yapabilirdi.Lise zamanlarımda ise büyük şehirdeydim ama yaşadığım çevre ve evimden memnun değildim ve bu halden kurtulma isteği de beni lise zamanlarında da idealist bir genç yaptı.İdealist olduğum dönemlerde bu dediklerimin bilincinde değildim.Şimdi ise -üniversitede- yavaş yavaş farkına varıyorum ama o eski idealistliğimden eser kalmadı.Neden böyle olduğuna sonra değineceğim.Bu konuya sonra değineceğim.

21 felsefesi desem de tam olarak felsefe değil bu.Lisede "ne yapıyor olduğumu ve kim olduğumu (aslında ne yaptığımız kim olduğumuzu belirler)" kendime sorduğum zamanlar çoğu zaman kendime cevap veremiyordum.Ama geleceğin daha parlak olacağına inanan biri olduğum için bu soruyu gelecek bir yaşıma erteliyordum.Bu soru aslında "hangi baltaya sapsın?" sorusu gibi bir şey.Ve ben bu soruya tatminkar cevap veremediğim için kendime bu soruyu  21 yaşında sormayı hedef koymuştum.21 yaşı seçmemdeki sebep sanırım Fatih Sultan Mehmet'in o yaşta İstanbul'u fethetmesi.Bu 21 yaşımda bir şeyler yapmam gerektiğini ve gün saydığımı özel bir arkadaşıma bahsettim.Sadece ona.Onun da aklında 19. yaşı varmış sanırım.Ben idealistik düşünceye kendimden dolayı 21 felsefesi dedim.Çünkü 21 sayısı bana bu düşüncelerimi hatırlatıyor.
Bu düşüncelerimin diğer bir çıkış noktası da sorgulayan bir insan olmam ve kendime ölüme hazır mıyım diye sormamdı.Buna da cevap veremiyor ve hayat amcımı ve dünya görüşümü 21 yaşına kadar bulmayı planlıyordum.

Şimdi 19 yaşındayım.Yaklaşık iki yıl var 21'e.


Güncel durumumla başlık alakasına geçiyorum şimdi.Güncel konumum Antalya.Tatil yapmak için ailemin  yanına geldim bir haftalığına.Ve tatil oldukça sıkıcı,gereksiz ve özellikle boş geçiyor.Özellikle sosyal açıdan diyebiliriz.Benden 10 yaş küçük kardeşimi oyalamaktan başka yaptığım bir şey yok.Bu boş geçen günler ister istemez insana kendinin de boş olduğunu hatırlatıyor.-Yalnız başıma sıkıldığım zaman kolaylıkla bu yoldan depresyona girebiliyorum.-Şimdi depresyona girecek kadar yalnız olmasam da kendimi amaçsız ve gereksiz hissediyorum.

Peki ne değişti?Lise bittikten sonra idealist biri olmadığımı söyledim size.Artık durumumdan memnun değil miydim?Yoksa artık o sorulara cevap verebiliyor muydum?Hayır ve hayır.Önceki yazılarımı okuduysanız liseden üniversiteye geçen dönemlerde silikleşen umudumu fark etmişsinizdir.İstediğim bölüme ve üniversiteye gitmediğim için gelecekte de istediğim mesleği yapma umutlarım bir hayli azaldı.Bundan mütevellit geleceğe öyle bembeyaz ve gülerek bakamıyorum.Aksine her geçen zamanın beni daha çok dağıttığını felan düşünmeye başladım.Haliyle bu 21 felsefesi de zora girdi.Artık 21 yaşımda da o soruları cevaplayabileceğimi sanmıyorum.
Ama 21 felsefesini tam anlamıyla terk ettim diyemem.Eskisi gibi geriye sayaç tutuyor olmasam da çok az da olsa içimde umut var.Bu umudu gelecekte okuduğum bölüm haricinde yapabileceğim şeyler oluşturuyor.
Umutlarım hakkında detaylardan bahsedeceğim bir yazı yazmayı düşünüyorum.Yazarsam ayrıntılara orada girerim.VE ŞİMDİ 21 OLMAMA  654 GÜN VAR. Bundan tam 654 gün sonra umarım ya o cevaplayamadığım soruları cevaplayabilirim ya da cevaplama umuduna sahip olabilirim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

19'da HAYAT AMACI

Merhaba dostum.Uzun zaman oldu.Başka kimseyi bulamadım konuşacak.Ondan yüzsüzce tekrar yanındayım.Bu yazıda genelde yaptığım gibi hayat nasıl gidiyor ondan bahsedeceğim.Dertlerimi yazacağım ki onları gözümde büyütmeyeyim. Yazıyı kimsenin okumayacağnı beklediğim için yazı düzenine önem vermeyeceğim.Sırasıyla kafamda olan ve beni karamsarlığa iten şeyleri yazacağım önem sırası olmadan. 1-Okul sınavı(hayvan gibi konu var) şu anlık en büyük derdim değil ama bununla uğraşmak canımı sıkıyor. 2-Tatmi edici olmayan sosyal çevre(samimiyetsiz arkadaş ortamı+olmayan sevgili)bu da beni yalnızlığa itiyor.Bu yüzden duygusal bunalımlar geçiriyorum. 3-Dine bağlı olmayan yaşam(büyük günahlar işlemememe rağmen ruhumu çöertiyor) 4-Hayat amacını oturtamamak(neden yaşadığına emin olamamak)bu da motivasyonsuzluğu doğuruyor. 5-Sürekli akla gelen ölüm düşüncesi 6-Ailemin düzensizliği . . bu uzar da sanırım.Zaman sanki hiç bir şeye yetmiyor.Hayal kırıklılklarından nefret ediyorum.En çok da hayal kırı...

ÖLMEYİ BEKLEMEK

Selam,ihtiyacım olmasa uğramam herhalde.Kusura bakma biraz nankörüm galiba.Paylaşacak kimseyi bulamadığımdan buradayım zaten.Bunları yazdığım saat gece 11'e yaklaşıyor.Şu anki hislerim ve hayatımdan bahsetmek istiyorum. Çok gel-gitli yaşıyorum bu aralar.Bipolar olabilir miyim diye sorguluyorum ama modum hiç aşırı yüksek de olmuyor.Ama sık sık diplere düşüyorum.Hissizleşiyorum.Her şeyden sıkılmalarım başlıyor.Tıpkı tam şu anda bunları yazarkenki gibi gelecekten tam anlamıyla hiç bir şey beklemiyorum.Bana daha çok acılar getireceğini biliyorum ama.Onlar aklıma geliyor en fazla. Ah be GB ağlamak istiyorum.Duygusal acı çekiyorum ya.Şu hayat çok zor lafını da söylemek istemiyorum. Hayattan bahsedeyim biraz.İstemediğim bölümü okuyorum hala.Nefret ediyorum ders çalışmaktan.Sonunda istemediğim bir mesleğe sahip olabilmek için.Hiç heyecan duymuyorum okul bitsin de işe başlayayım diye.Ailem biraz motive ediyor.Onlar istiyor diye okuyorum.Of ya:(... Bazen sadece zamanın gelmesini ölmeyi ...

STOLKUN SAÇMA SAPAN KADINLAR GÜNÜ VİDEOSU

Merhaba, aslında yeni yazımda başka bir konudan önceki yazdığım yazının devamı şeklinde olacak bir yazı yazmayı planlıyordum.Amma ve lakin ki bugün başka bir konudan bahsetmek istiyorum. Bu yazıyı yazmaya başladığım tarih 8 mart.Yani kadınlar günü. Bugün sosyal medyada gördüğüm  kadınları övüp övüp bitiremeyen abaza erkek tayfaya kendini bir bok sanan kaşar kadınların davranışlarına şahit olmakla geçirdim.Videolar,fotoğraflar gördüm ve biraz ayar oldum bu konuya. Öncelikle bugün en sinir olduğum video Stolk'un hazırlamış olduğu ve Ezgi Mola'nın sunmuş olduğu aptal 8 mart kadınlar günü videosuydu.Videonun içeriğinde sadece kadınların erkekleri her koşulda "sikebileceği" ve kadınların erkeklerden daha üstün bir organizma olduğunu anlatıyorlar.Kadınlar daha çok yaşarmış,daha az hasta olurmuş,daha dayanıklıymış vs. Vay be demek kadınlar erkeklerden üstünmüş(!).Be amına koduğum üstünlüğü sen hayatta kalmayla mı ölçüyon??Daha uzun yaşayan daha mı üstün?Yok çocuk yaşta k...