Ana içeriğe atla

TERCİH SÜRECİ

Merhaba,
  Önceki yazılarımın bazılarında da bahsettim belki.Kendimle alakalı düşüncelerimden.Zaten düşüncelerimizden en önemlisi kendimiz hakkında  olan değil mi?Bu blogda da zaten her zaman kendimden konuşuyorum.Bir de bu aralar hayat amaçlarımın başlarında kendimi tanımak geliyor.Kendim hakkında düşüncelerimi kendimi tanıma sürecim oluşturuyor.
  Neyse.Sizi bilmem ama kendim hakkında uzun şüphelerim var.Şöyle başlayabiliriz ki daha hangi konuda yetenekliyim emin değilim.Şu anda okumakta olduğum bölümün bana uygun olmadığını düşünüyorum ama diğer mesleklerden kesinlikle başarılı olacağımı beklediğim biri yok.Bazı konulara ilgim ve tutkum var ama o konularda da başarılı olacağımdan emin değilim.Bu meslek ve yetenek konusunda kendimizi tanıyamamak en büyük sorunlarımızdan biri.Öyle ki çoğumuz bazı zamanlar hiçbir konuda yeteneği olmayan insanlar olarak düşünebiliyoruz.Bu kötü zamanlarımız oluyor,depresif zamanlarımız..
   Tüm bunları neden anlatıyorum.Çünkü en çok kendimi başlıktaki zaman diliminde sorguladım.Yeteneklerimi,tutkularımı en çok da geleceğimi...Benim geleceğim nasıl olmalıydı.Evet geleceğimiz kendimiz hakkında büyük bir veridir.Ve bunun hakkında şüpheliydim.
   Bu yazıyı yazmadan yaklaşık 3 ay önceydi tercihler.Ama düşüncelerim yeni toplandı.O zaman neleri düşündüğümü ve neler yaşadığımı şimdi bir gözlemci gibi değerlendirebildiğim için yazıyorum.Şu aşağıda bıraktığım TedX konuşması bana çok şey anlattı.Önce Bager Akbay'ın konuşmasını izle sonra konuşalım bu konu hakkında.

Bu video hakkında söyleyeceğim çok şey var aslında.Aklıma gelenlerden bahsetmek istiyorum.

    Öncelikle videonun başlığı "nasıl zengin olunur?"Gerçekten konuşmada da bundan bahsediyor Sn. Akbay.Zenginliğin hayatımızdaki çeşit sayısıyla,hayatımızdaki seçeneklerimizin sayısıyla,orantılı olduğundan bahsediyor.Çok yerinde ve doğru bir tespit gerçekten.Şu soruyu sorun kendinize "Bugün hangi yemekleri yiyebilirim?" ya da "Bugün nerelerde kalabilirim?".Çeşit sayınız ne kadar çoksa o kadar zenginsinizdir.Çoğumuzun göremediği neredeyse hepimizin sahip olduğu bir zenginliğimizden de bahsediyor adam"bilgi zenginliği".Evet,internet sayesinde artık hepimiz muazzam seçenekte bilgiye sahip olabiliyoruz.Bu büyük bir zenginliğimiz işte.Ayrıca şundan da bahsediyor ki zenginliklerimiz birbirini olumsuz etkilemiyor.Mesela ben ne kadar zengin olursam sen fakirleşiyorsun diye bir olay yok.(maddi açıdan var aslında)İnsan tanımak büyük bir zenginlik çünkü tanıdıklarının hesi sana bir kapı açabilir(para gibi).Ve birbirimizle tanıştıkça hepimiz zenginleşiriz.
    Bu konuşmayı kritik dönemimden önce izlemiştim ama bu kadar etkilenmemiştim açıkcası.Konuşmanın bir kısmında yapacağımız meslekten bahis geçiyor.Sn. Akbay "daha az para ama daha fazla zaman"dan yana.Seçeceğimiz işi sevmemizin öneminden bahsediyor sürekli.Sevdiğimiz işi yaptığımızda aslında çalışmıyor gibi olacağımızdan bahseiyor.Kendi hikayesini de anlatıyor özellikle.Kendisi 30 yaşına kadar çeşitli üniversitelerde bölümler okumuş,çeşitli işleri denemiş.Ama 30 yaşından sonra kendine uygun meslek için yurt dışına çıkmış.Ve o yolda ilerlemiş.İşte bu kısımda kendisine eleştiride bulunanlar olmuş.


işte yorumlardaki birkaç eleştiri..

"5 günlük bir işe girdiğinizde hayatınızı bitirmiş oluyorsunuz..." Bir çok iş yeri Cumartesi bile çalıştırıyor, gerçekçi olmak lazım biraz...


abicim o kadar bölüm değiştirmişsin, sonra avusturya'ya sanat okumaya gitmişsin, ben ailemin şehrinin dışında bile zor okuyorum ki durumu benden çok çok daha kötü olanlar mutlaka vardır, hal böyle olunca insanlar da ilk atıldığı bölümden elinden gelenin en iyisini yapıp o alanda para kazanmaya çalışıyor doğal olarak. yani öğrenciye destek verilse evet herkes istediği alanda okur ve profesyonelleşir ancak şu anki sistemle öğrencilerin istediği alana odaklanması mümkün bile değil. (istisnalar her zaman mevcut.) bu söylediklerim size katılmıyorum anlamına gelmiyor ama balık baştan kokmuş.
Asıl zenginlik kendi istediği şekilde,kendini mutlu eden şeyleri yapmasıdır tamam evet,ama yaşamak için paraya ihtiyacımız var herkes kendisini mutlu eden şeylerin peşinden koşabilecek kadar şanslı ya da istikrarlı olamıyor.(bu yorumu çok doğru buluyorum)***
Öğrenciyim, 1 hafta 100 lirayla idare etmem lazım bölümden bölüme geçen yurtdışında okuyan ve bunları gerçekleştirecek maddi gücü olan birisi bana gönül zenginliğinden bahsediyor teşekkür ederim bimden alışveriş yaptığım kasiyere gülücük saçıyor yemekhane kartım ve otobüs kartım için para doldururken hiç olmadığım kadar mutlu hissediyorum sanırım bu kadar zengin olmamıştım!
35 yaşına gelip, 3 üni bitirip kendine uygun işi bulamayan birinden nasihat aldık. Konuştuğu salonu 3 saatliğine kiralamak istese dünyanın gerçekleriyle yüzleşecek. Para her şey değil ama parasız da bir şey olmuyor
bu tek bir yorum:{Abi kusura bakma güzel şeylerle uğraşan senin tabirinle "zengin" birine benziyorsun ama bu konuda konuşmamalıydın. 30 yaşına kadar okul değiştirip hedefini kovalamak için gereken finansal/manevi desteğe zaten sahip, benim tabirimle zaten "zengin" biriyken paranın önemsizliğinden bahsetmen bana saçma geldi. Zenginliğin ne olduğunu güzel hedefleri, fikirleri olduğu halde daha akşam ne yiyeceğini düşündüğünden uygulamaya vakit bulamayan adamlar anlar. Yalnız güzel bir yere değinmişsin, "Zenginlik-mutluluk" grafiğinde bir yerden sonra ne kadar paran olursa olsun mutluluk seviyen değişmemeye başlıyor. İngilterede yapılan araştırma senin dediğinin aksine yıllık 60000$ gelirin değil, 84000$ gelirin perfect salary olduğuna karar verdi. Yani mutluluk için gerisi gereksiz. Ama iyice incelersen hiç de az rakam değil. Ayda 7000$ yapar. Bir de birçok malın dolar üzerinden satıldığını düşünürsen bunu türk lirasına çevirdiğini düşün bakalım kim bu maaşı alıyor. Yani para çok çok önemlidir kardeşim}


çelişkimin özeti
Bu yorumların hepsine katılmıyorum.Ama yorumlar ve konuşmadaki fikrin çatışması bana kendi hayatımı hatırlattı.Konuşmadaki fikir benim o kritik tercih sürecindeki düşüncelerimdi,yorumlarsa ailemin özellikle babamın fikirleriydi.Baktığımda konuşmacıyı da haksız bulmuyorum ama yorum yapanlar da haksız değil.Ben ve çevrem de böyle bir ilişkideydik.
O dönemde en çok şüphe ettiğim konulardan biri hayatı yeterince tanıyıp tanımamamdı.Planlarım ve hayallerim vardı ama o planlar ve hayallerin hepsi kendi dünyamdaydı.Biraz fazla teorikti.Ailem ise dünyanın benim düşündüğüm gibi olmadığından bahsedip durdu.Ben sevdiğim işi yapıp maddi güvenceyi umursamıyordum tıpkı konuşmacımız gibi.Ama çevremde beni baskılayan insanlar paranın aslında çok önemli olduğunu ve insanların parası olmayanı adam yerine koymadıklarından bahsettiler.Özgüvenimi düşürdüler.Konuşmacıya ailesi otuzlu yaşlarına kadar maddi ve manevi destek vermişlerdi.Benim ve belki Türkiye'deki çoğu insanın sahip olmadığı bir şey bu.Hani başarılı insanlar klasik olarak derler ya"Ailem hep arkamdaydı ve destekledi" diye sanırım önemli bir etken bu.
Neyse o dönem kafam çok karıştı.Ve istediğim şeyi yapmayarak riskten,sorumluluktan kaçtım.Hedeflerimi bıraktım geriye.Böyle daha rahat olurum diye düşündüm belki de.Daha rahat ve güçlü belki..Bilmem ki..Günlük insanların çoğunun kafasında olmadıkları bir şey vardır ve ona engel durumlardan kaygı duyarlar.Ben de o kaygıdan kaçtım biraz.Zihnimin dünyevi gayelerle dolu olmasından kaçtım.
Sonuç olarak istediğim bölüme gidemedim.Şu an sevmediğim bir alanda ailemin gönlü olmasını umduğum için okumaktayım.Bazı zamanlar şaşırıyorum geldiğim yere.Hüzünleniyorum bazen bu duruma.Ve bazen öfkeleniyorum.Yaptığım tercihin yanlış olduğundan emin değilim yine de.Ama eğer dünya benim umduğum dünya değilse de yine kötü bir durum benim için.Bu konuda ileride belki daha çok dert yanarım.

Şimdilik bu kadar yeter.









 



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KESKİN VİRAJ

Selam gelecek.Ama bu sefer yakın gelecek.3 gün sonra LYS Matematik sınavım var.Bu yazıyı kısa yazmamın ve bu yazıyı kısa tutma sebebim bu.Şimdi nasıl hissediyorum?Biraz umutlu,biraz korkulu+endişeli+hüzünlü+sıkılmış hissediyorum.Ayrıca boşluk hissi de yoğun.Boşluk hissi çok değişik bir his,bilenler bilir.3 gün sonraki sınavımın iyi geçmesi şu an Allah'tan en büyük dileğim olurdu.En çok istediğim yeniden başlayabilmek.Ama bunun için arkamdaki pislikleri temizlemem ve özellikle de yarım kalmışları bitirmem gerekiyor.Sınavdan sonra belki bu yazıyı tekrar okuyamayacak kadar kötü hissedeceğim.Bundan gerçekten çok korkuyorum.İçimde yaşayamadığım şeylerin potansiyeli var ama bu virajdan sonra onu koruyamayacağım diye endişeliyim.İnşallah her şey yoluna girer.Viraja üç gün var.Virajın gittiği yolu bilmiyorum ama yan tarafların uçurum olduğunu görebiliyorum.İnşallah bu yazıyı okurken gülümseyebilirim.

HABERLEŞME TEKNOLOJİLERİNİN MANTIĞI

Merhaba , bugünkü yazacağım yazı diğer yazılarımdan farklı olacak.Önceki yazılarımda daha çok kendime hitap ediyor ve hislerimin derinliklerine inip bir şeyler sallıyordum.Ama bugün amacım açıklayıcı ve yararlı bir yazı yazmak.Seçtiğim konu kişisel olarak merak ettiğim ve ilgi duyduğum bir konu.Ve birçok insanın da böyle olduğunu düşündüğüm bir konu.Bu internet,telefon ya da herhangi bir iletişim aracı nasıl çalışıyor diye merak edenler devamını okusun. Öncelikle söyleyeyim ki ben bir teknoloji uzmanı değilim bu yüzden size bu cihazların elektroniğinden ya da programlamasından bahsedemeyeceğim.Sadece ufkunuzu bir nebze de olsa açabilecek bir yazı olmasını umuyorum.Hadi başlayalım. İlk önce size biri "internet nasıl oluyor da dünyanın bir ucundan diğer ucuna nasıl iletişim sağlıyor?"sorusunu yönelttiğinde verecek bir cevabınız yoksa "sihir" diyebilirsiniz.Hatta bunu anlamadığınız her olay karşısında söyleyebilirsiniz.Sihrin tanımı nedir ki?Sebepsiz olan bir s

ŞANSLI OLDUĞUNU HİSSETMEK

 Selamsız bir giriş.İzinsiz bir sesleniş.Başlığı okudun dimi.Şunu belirtmeliyim ki yazılarımda yaptığım genellemeler çoğunlukla kendi içimdeki gözlemlerim.Yani kendim ne hissediyorsam,ne düşünüyorsam başkaları da öyle düşünüyordur diye yazıyorum.Bazıları hiç düşünmüyor,onlara seslenmiyorum zaten.Her neyse bugün şans,kısmet,uğur vs. bahsetmek istiyorum.Bunu okuyan,sana desem ki sen "çok şanslısın",ne hissederdin.Benim dediğimin doğru olduğunu kabul ettiğini varsayarsak,mutlu mu olurdun yoksa itiraz mı ederdin?Sana söyliyim her türlü mutlu olman gerekiyor.Ama bazıları itiraz edebilir.Peki neden?Şöyle açıklayayım:bazen yarışmalarda ya da ne biliyim sınavlarda,maçlarda vb. kazanan kişiye şanslı dediğinizde onun zoruna gider.Çünkü ona göre kendisi şanslı değil,kendisi yeteneklidir.Ne kadar haksız bir itirazdır.Yeteneklerin de doğuştan bir şans olduğunu bilmez mi?Belki bunu ona söyleyenin amacı farklıdır.(şanslısınçünkü ben daha iiyim ve bi daha olsa ben kazanırım gibi)O zaman dils